1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletTürkiye

Kobani Davası'nda karar açıklandı

16 Mayıs 2024

Kobani Davası'nın kararını açıklayan mahkeme 47 ayrı suçla itham edilen Selahattin Demirtaş'a 42, Figen Yüksekdağ'a ise 30 yıl hapis cezası verdi.

https://p.dw.com/p/4fuWA
Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü
Sincan Ceza İnfaz Kurumları KampüsüFotoğraf: Hilal Köylü/DW

18'i tutuklu 108 sanığın yargılandığı ve 20 Nisan 2021 tarihinde başlayan Kobani Davası'nın karar duruşması Sincan Cezaevi içerisindeki büyük duruşma salonunda görüldü. Saat 10.00'da başlaması gereken duruşma, 11.12’de başladı. Duruşma nedeniyle cezaevi önünde ve duruşma salonunun içinde yoğun güvenlik önlemleri alındı.

Duruşmaya gelen izleyiciler ayrı bir salona, arasında Hüda-Parlı’ların olduğu müştekiler başka bir salona alındı.

Sanıklar, avukatlar, milletvekilleri, gazeteciler ve yabancı kurumların temsilcileri ise ana duruşma salonunda duruşmayı izledi. Duruşmaya yaklaşık 500 avukat katıldı. DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları’nın arasında bulunduğu DEM Parti milletvekilleri, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi ve Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır’dan oluşan CHP heyeti ile TİP Eş Genel Başkanı Erkan Baş ve EMEP Milletvekili Sevda Karaca da salonda yer aldı.

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın katılmadığı duruşmaya yalnızca tutuklu sanık Alp Altınörs katıldı.

Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ
Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen YüksekdağFotoğraf: Reuters/M. Sezer

Duruşmayı açan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, duruşmaya katılanların isimleri ile sanıklar ve avukatların mahkemeye verdikleri dilekçeleri okudu. Daha sonra avukatlara söz verildi. Davanın avukatlarından DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Başkanı Sevda Çelik Özbingöl, yargılama sırasında tüm ceza yargılaması ilkelerinin açıkça ihlal edildiğini belirterek, “Mahkeme, tüm aşamalarda retçi bir tutum sergiledi. Silahların eşitliği ilkesi, çelişmeli yargılanma ilkesi ihlal edildi. Adil yargılanma hakkı ağır bir şekilde ihlal edildi” dedi. Demokratik siyasi hedef alan bir yargılama yapıldığını belirten Özbingöl, adalete, hakkaniyete ve toplum vicdanına uygun karar verilmesini istedi. Özbingöl, tüm tutuklu siyasetçilerin tahliye edilmesini istedi. 

Avukat Özgür Erol, bugün duruşmaya yeni evraklar girdiğini belirterek, "Biz bu evrakları henüz incelemedik. Öncelikle bugün karar kurmayınız. Bugün yalnızca tutuk incelemesi yapın" dedi. Son dönemde Can Atalay, Sinan Ateş, Ayhan Bora Kaplan davaları ile Yargıtay Başkanlığı seçimleri özelinde yaşananları anımsatan Erol, yargı bürokrasisi ve güvenlik bürokrasisi içindeki gelişmelerin kaygı verici olduğunu kaydetti. Erol, bu davanın açılmasında Ankara TEM Şube Müdürlüğü’nün 2018’de savcılığa gönderdiği bilgi notuyla yönlendirdiğini ifade etti.

Mahkeme erteleme talebini reddetti

Mahkeme, duruşmanın başka bir tarihe ertelenmesi talebinin, "dava sürecinde 36 sanık yönünden savunmalarının alındığı, diğer sanıkların ise yargılamanın başından beri kaçak durumunda bulunduğu, davaya gelen belgelerin yoğunlukla kaçak durumunda olan sanıklara yönelik olduğunu ancak söz konusu durumun yargılamanın geldiği aşama itibariyle savunması alınan ve bu sanıklar yönünden yürütülen yargılama neticesinde hüküm verilmesinin engelleyici bir durum olmadığı" gerekçesiyle reddine karar verdi. Mahkeme, tahliye talebinin ise hükümle birlikte değerlendirilmesine oybirliğiyle hükmetti.

Alp Altınörs: Bu bir kumpas davasıdır

Duruşma salonunda söz alan tutuklu sanık Alp Altınörs, Kobani'de bir soykırım tehlikesi olduğunu belirterek, "O gün herkes IŞİD’in soykırım tehdidine karşı durdu. IŞİD, Türkmenleri, Ezidileri ve Şiileri kesti. Sıra Kürtlere gelmişti. Ancak soykırım başarıya ulaşmadı. Bugün IŞİD’in soykırım yapmamasının bedelini ödüyoruz. Bu bir kumpas davasıdır" dedi. 

Bu davayla ilgili 5 temel hususu dile getirmek istediğini ifade eden Altınörs, IŞİD’e karşı atılan bir tweetten müebbet çıkarılmaya çalışılan kumpas davası olduğunu kaydetti. Bunun suç oluşturmayacağına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ kararlarına dikkat çeken Altınörs, yargılamayla HDP’nin yasal siyasi faaliyetlerinin suç olarak gösterilmeye çalışıldığını kaydetti. Sokağa çağrı yapmanın bir hak olduğunu ifade eden Altınörs, bu davayla seçimlerin etkilenmeye çalışıldığını öne sürdü. 

Son sözünü söylemek istediğini ifade eden Altınörs, "Sözümüzden dönmeyiz, çağrımızdan inkardan gelmeyiz. Sözümüz özgürlük ve sosyalizm içindir. Kalemle yazılanı baltayla kesemezsiniz. Halkların dayanışmasını yargılayamazsınız. Milyonların yazdığı bir tarihi, yalancı tanıklarla kumpas davasıyla yeniden yazamazsınız. Bu davada ilk sözümüz de son sözümüz de aynıdır. Bizim çağrımız meşrudur, sivildir. Soykırımı önleme amaçlıdır. Size düşen bu kumpas davasının kapağını kapatmak ve beraat etmektir. Mahkûmiyet kararı vermek isminizi IŞİD’in yanına yazmaktır. Demokratik bir çağrı yapmak suç değildir. Biz halkımızın önünde beraat ettik. Sizden de beraatımızı talep ediyoruz" dedi. 

Altan Tan: Şiddet çağrısı olmadı

Tutuksuz sanık Altan Tan da bu davanın hukuki değil siyasi dava olduğunu söyledi. HDP MYK toplantısında IŞİD’in Kobani tehlikesine karşı protesto yapılmasının önerildiğini söyleyen Tan, "Ancak hiçbir şekilde şiddet çağrısı olmadı" ifadesini kullandı. 

Hiçbir örgütün üyesi olmadığını, hiçbir örgütün talimatıyla hareket etmediğini kaydeden Tan, "Hiçbir suç işlemedim. Yurt dışına çıkış yasağımın kaldırılmasını ve beraatimi talep ediyorum" diye konuştu.

 

DW / AU,EC

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?